10 Kasım 2011 Perşembe

"Bunu yapan İnsan olamaz!" Peki, siz kaç İnsan tanıyorsunuz?


Yaşadığımız toplumda biz Türk’ler hakkında pekte iyi şeyler düşünmez, içinde bulunduğumuz çoğunluk. Bunların bir kısmı bizlerden kaynaklansa da, diğer kısmı ise yaşadığımız ülke halkının önyargılı yaklaşımıdır. Bizler bahsi geçen bahçeyi aldığımızda da aynı şeyleri yaşadık. İlginçtir blok hayatımızda da aynıları oluyor. Üstelik bu seferde Türk insanından kaynaklanıyor. Önyargılarını insanlar üzerlerinden atamıyorlar.

Kişiler vitrinlerinde ne kadar modern bir çizgi ile kendilerini sergileseler de, bu sadece vitrini albenili yapıyor ve iç mekâna da kala kala sade, sığı bir boşluk bırakıyor. Daracık bir çerçeveden olabildiğince bakıyorlar dünyaya. Bakmaya da devam ediyorlar. Beyinsel perspektiflerinden dosdoğru her şeye gözüküyor. Bu kimin sorunu veya suçu, bunu sorgulamak değil bizim amacımız. Çabamız sadece yaşadıklarımızı, kendi dilimizden aktarmak. Buna da hakkımız var. Çünkü pırasayı yetiştirendeyse, yazıp çizme hakkı, yemeği de o yetiştiren yapmalıdır. Bırakın diğerleri aç kalsın ve yazılanları okuyup karınlarını doyursun.  Ve hatta internette olan onca konunun linkini ekleyin ve siz bir iyi niyetinizi, isim belirtiniz diye vede üstelik isim yazım hatası içerdi ise de kopmadık yaygara kalmasın. Pes ya valla. Çifte standarttın olsa olsa mürekkepli tarafı olur böylesi bir davranış.



Dersimize çalışmadan ortaya çıkmak istemiyoruz. Ola ki tembellik yaptık çalışamadık eksiğimiz var, o zamanda sizlerin bizlere yardım edeceğinizi tahmin ediyor ve de buna inanıyoruz.

Yukarda başlık olan sözün aslı “Siz Türk olamazsınız” idi. Bizimde o sırada içimizden geçen karşı cevap “Peki, siz kaç Türk tanıyorsunuz?” olmuştu. Türk olmak etnik bir ayrıcalık doğurmasın diye de bizler, bu şekilde kullanmayı ve bloğun sloganı yapmayı uygun bulduk.  Bir blok yazarı arkadaşı dehşete kaptıran cümlenin çıkışı bu şekilde olmuştur.

Sebep ise yaklaşık 8-10 yıl gibi bakımsız kalan bir bahçeyi almak ve adam etmeye çalışmaktır. Bizden önce bir yıl içerisinde 3-4 devir teslim töreni yapılmasına karşılık en son devralan biz olmuşuz ve loto bize vurmuştur. Bundan önceki sahibesi hem yaşlı, hem de hasta olduğundan dolayı çok uzun yıllar bahçenin bu bölümü adam edilemez bir hal almıştır. Sayısını hatırlamadığımız kadar küçük ağaç kökü ve en az üç-dört tanede hatırı sayılır büyük kök bahçeden çıkarılmış (çok büyük bir kiraz kökünü çıkarmaya ise cesaret dahi edemedik yerinde çürümeyi bekliyor), yabani otlarla mücadele edilmiş, bahçe içerisinde yollar yapılmış ve şuan ki görünümüne gelebilmesi için çok büyük emekler harcanmıştır. Hiçbir makine kullanılmamış, sadece el aletleri ile gereken bütün işler beden gücüne dayalı olarak yapılmıştır. Yoksa içinde bulunduğumuz olanaklar çerçevesinde bütün bu yapılanlar makineler yardımı ile de yapılabilirdi ve buna da yapma şansımız bizlerin vardı.

Bizler doğal olan yolları tercih etmemiz sebebi ile de böyle bir yakıştırma ve bakış açısı ile karşılaştık. Bu da bizleri çok sevindirdi. Bahçede ise sevilen bir grub olduk. Çevremizde Türklere olan önyargıları yıkmaya ve bahçemizle birlikte doğayı tanımaya çalışıyoruz.

Canımız izleyenlerimiz.

1 yorum:

  1. Merhaba,

    Ellerinize, aykalarınıza sağlık.

    Sevgi dolu anne Çiğdem

    YanıtlaSil